VAN Depremi Şifreleri


VAN DEPREMİNİN ŞİFRELERİ

DEPREMİN ATEŞİ, DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL HER YERİ YAKIYOR

TARİH : 23 Ekim 2011 Pazar
YER : ERCİŞ – VAN


Merkez üssü Van'ın Merkez ilçeye bağlı Tabanlı köyü olan önce 6.6, sonra da 7.2 büyüklüğünde olduğu açıklanan deprem çevre illerde hissedildi. Artçı sarsıntılar nedeniyle çevre illerdeki vatandaşlar da evlerini terk ederek sokaklara çıktı. Depremde kent merkezinde çok sayıda binanın çöktüğü belirtildi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Van'da meydana gelen depremde, 279 kişinin hayatını kaybettiğini, 1301 kişinin de yaralandığını bildirdi. Kandilli Rasathanesi eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, depremin 7.2 büyüklüğünde meydana geldiğini ve 10 şiddetinde hissedildiğini sözlerine ekledi.

Şimdi gelelim deprem hakkındaki ilginç tesptilere;

HAARP TEKNOLOJİSİ Mİ KULLANILDI?

Alaska’da atmosfer araştırması için Pentagon tarafından kurulan HAARP adlı tesis için “depremi tetikliyor” iddiası dün bir kez daha gündeme geldi.

Peki HAARP nedir?


HAARP; Alaskada 1993’de kurulmuştur. Tesis;

<!--[if !supportLists]-->· <!--[endif]-->ABD Hava Kuvvetleri,
<!--[if !supportLists]-->· <!--[endif]-->ABD Donanması,
<!--[if !supportLists]-->· <!--[endif]-->Alaska Üniversitesi,
<!--[if !supportLists]-->· <!--[endif]-->ABD Savunma Sistemleri Geliştirme Ajansı (DARPA)

tarafından finanse ediliyor. Tesis, yüksek frekanslı enerji çıkışları ile atmosferin iyonosfer katmanındaki değişimleri gözlüyor. HAARP tesisi resmi olarak radar sistemlerini ve iletişimi geliştirmek, petrol ve doğalgaz yataklarını tespit etmek ve olası hava saldırılarını havada imha etmek için çözümler oluşturuyor.

Gayri resmi kaynaklar ise HAARP’ın deprem yaratabildiğini, ozon tabakasını kullanabildiğini iddia ediyor.
<!--[if !supportLineBreakNewLine]-->
<!--[endif]-->
HAARP hakkında ne deniliyor?

NASA’nın Gelişmiş Uzayaraçları Malzemeleri yöneticisi Minoru Freund, BBC’ye yaptığı açıklamada “Depremler ile atmosfer değişimleri arasında çok yakın bir bağ kurabiliriz” dedi.

ABD’nin saygın eğitim kurumlarından Stanford Üniversitesi de “Deprem uzmanları, elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların bulunduğu iyonosferdeki frekansları incelemeli” diyerek, depremler ile enerji değişimleri arasındaki bağlantıyı ortaya koydu.

ABD’nin önde gelen eğitim kuruluşlarından MIT’e göre iyonosfer’e gönderilen dalgalar bir ısınmaya neden oluyor ve fay hattından radyoaktif radon gazının çıkmasını sağlayarak depremi tetikliyor.

HAARP Uzmanı: “Mayıs 2008 Çin, Ocak 2010 Haiti ve Şubat 2010 Şili depremlerinin hepsi gizli siyasi ve finansal gündemleri olan tektonik saldırılardır.”

Son Zamanlarda Yaşanan Büyük Depremler ve HAARP

11 Mart’ta Japonya’da yaşanan 9 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce HAARP’ın frekans ölçme sisteminde 2.5 Hz’lik bir değişim ortaya çıkıyor.

12 Ocak 2010’da Haiti’deki 7 büyüklüğündeki deprem öncesinde HAARP’ın frekansları yayınlayan sisteminde yaklaşık 2 Hz’lik bir hareketlenme yaşandı.

Peki ya VAN?

Önceki gün Van’daki deprem için aynı verilere bakıldığında ortaya 21 Ekim, saat 08.00’da başlayan bir hareketlenme görülüyor.

Dalga yaklaşık 1.8 Hz büyüklüğünde.


ACABA HAARP YÜZÜNDEN Mİ? - 1

Depremden önce VAN’da başlayan ancak depremden sonra tespit edilen ilginç bir husus; TOPRAK YANIYOR! 28 ekim 2011 tarihli haber

Van'ın Erciş ilçesinde sebebi belirlenemeyen toprak yangınları tespit edildi.

Yeşilova Mahallesi'nde boş bir arazide ilk olarak 2 ay önce başladığı bildirilen yangınlar itfaiyenin tüm çabalarına rağmen söndürülemedi.

Çevrede yaşayan vatandaşlar, ilk olarak 2 ay önce başladığını söyledikleri yangınların zaman içerisinde ilerlediğini ve evlerine doğru yol aldığını söyledi.
Yer kabuğundan yükselen sebebi belirlenemeyen ısı sebebiyle belediye ekipleri tarafından inceleme yapılması bekleniyor.

İHA



ACABA HAARP YÜZÜNDEN Mİ? - 2

VAN DEPREMİ UZMANLARI ŞAŞIRTTI 29.Ekim.2011 tarihli bir haber;

Van depremi, Türkiye’nin şu ana kadar yaşadığı depremlere benzemiyor...
Deprem Dairesi Başkanlığı Deprem Risk Yönetimi Çalışma Grubu Başkanı Demir Akın, Van depreminin şu ana kadar yaşanan depremlere benzemediğini ifade etti.

Deprem Dairesi Başkanlığı Deprem Risk Yönetimi Çalışma Grubu Başkanı Demir Akın, Van depreminin Türkiye’nin şu ana kadar yaşadığı depremlere benzemediğini belirterek, “Bu deprem bizi şaşırttı. Burada yeryüzünde iz bırakmayan kör bir fay var. Öyle bir cinayet düşünün ki yani cinayet mahalinde çok az bir iz bulabiliyorsunuz. Arkadaşlar bölgede santim santim dolaştılar ama bu fayın kırılmasıyla ilgili izleri doğrudan doğruya bulamadılar. O yüzden bir gariplik var” dedi.

(haber için; http://www.sonhaberler.com/haber/van-depremi-uzmanlari-sasirtti-79924.htm)

EĞER HAARP DOĞRU İSE PEKİ NEDEN VAN?

Eğer HAARP ile ilgili iddiaları doğru kabul edersek, aklımıza “peki ama neden VAN” diye bir soru takılabilir. İşte cevap olabilecek bir haber, 8 Ağustos 2011 tarihli.

Efsanelerle gündeme gelen Van Gölü'nden canavar değil uranyum çıktı.

Van Gölü'nde üç yıldır sürdürülen araştırma, önemli miktarda uranyum madeninin burada yattığını ortaya çıkardı. Tespit edilen 50 bin ton uranyumun piyasadaki değeri 7.5 milyar doları buluyor.

Efsanelerle gündeme gelen Van Gölü'nden canavar değil uranyum çıktı. Bilim adamları gölde kirlilik ararken 7.5 milyar dolarlık uranyum buldu. Türkiye'de kurulacak nükleer santralde bu uranyumun kullanılması için de çalışma başlatıldı. Elazığ Fırat Üniversitesi'nden Kimyager Prof. Dr. Mehmet Yaman'ın geçtiğimiz ay uluslararası hakemli bir dergi olan Clean-Journal'da Van Gölü'nde yüksek oranda uranyum olduğuna ilişkin bir makalesi yayınlandı. Yaman ve ekibi 2 yıl boyunca Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki tüm göl ve akarsuları tahlil etti.

2008 yılında Van Gölü'ndeki kirliliği araştırmak için laboratuarda analiz yaparken yüksek oranda uranyum tespit eden Prof. Yaman çalışmalarını 3 yıl boyunca sessizce yürüttü. Uranyum çalışmasının sonuçları dünyaca kabul gören bir dergide yayınlayarak güvenceye aldı. Yaman'a İstanbul Teknik Üniversitesi'nden de destek geldi. TÜBİTAK'tan da araştırma desteği istendi.

Türkiye'nin 50 yıllık uranyum ihtiyacını karşılayabilecek bir potansiyele sahip olan uranyum rezervi sayesinde Türkiye kuracağı Nükleer reaktörlerinde kullanılacak olan uranyum hammadesini dışarıdan almayacağı gibi ihracatını da yapabilecek.

Prof. Dr. Yaman, eşinden bile gizlediği uranyum araştırmasının ayrıntılarını SABAH'a anlattı. Yaman, şöyle konuştu: "Açıkçası böyle bir sonuç beklemiyordum, şok oldum. Aylarca ne yapacağımı kime söyleyeceğimi bilemedim. Daha önce MTA'nın ve Almanların Van Gölü'nde uranyum araştırması olmuş ama sonuçları yayınlanmamış. Gizlendiğini düşündüm, korkuttu beni. O yüzden araştırma sonuçlarımı uluslar arası bir bilimsel dergiye gönderdim. Şimdi yapılması gereken bu uranyumu çıkartmak. Gölde yapılacak daha pek çok araştırma var"

Maden Tetkik Arama (MTA) Türkiye'nin karadaki toplam uranyum miktarının 9 bin ton olduğunu tahmin ediyor. Yozgat Sorgun'da da ilk uranyum araması başladı. Ancak henüz Türkiye'de uranyum madeni tespit edilerek çıkartılmadı.

Yine bu konuya paralel olarak Nemrud Dağı ile ilgili Erol DERMAN’ın değerlendirmesi şöyle olmuştu;
ŞEYTANİLERİN VOLKAN PROJESİ DEVAM MI EDİYOR?

Oktan Keleş tam iki yıl önce yazmıştı, Şeytanilerin Volkan Projesini. Ve ardından peş peşe yanardağlar patlamıştı. http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=31

Oktan Keleş, 12 Ekim 2009 tarihli yazısında özellikle Nemrut'a dikkat çekmişti. O yazısında özetle:

"Türkiye'de, patlama riski yüksek olan yanardağlarımızdan olan ; Nemrut ve Süphan Dağı'na üniversitelerimizin ilgili birimlerince cihazlar yerleştirilip, volkanların hareketleri izlenmeye alınmıştır. Özellikle buraların seçilip izlenmesinin sebebi, patlama riskinin çok yüksek olmasıdır.

Türkiye'nin ısrarlı başvurularına rağmen; bu bölgelerin Decade Volcano Projesi kapsamına alınmamasının sebebi nedir? Yabancı bilim adamlarınca da; bu volkanların patlama riski çok yüksek bir yer olarak, raporlarında belirtmelerine rağmen, neden bu bölge Decade Volcano Projesi kapsamına alınmamıştır?

Bu bölgelerin yukarıda bahsedilen projeye alınmamasına rağmen, yerli bilim adamlarımızca bu bölgeler araştırılıp takip edilmektedir? Volkanların hareketlerinin izlenmesi; sismometre gibi cihazlarlarla takip edilmektedir. Hatırlanacağı gibi 2007 Yılı Ocak ayında bu çok önemli konu Türkiye'nin gündemine gelmişken, daha sonra gündemden düşmüştür.

Sorularımıza devam edelim:
Peki Türkiye'deki Nemrut Dağı veya diğerleri patlarsa ne olur?
Bu bölgenin ( Özellikle Nemrut'un) çok yakınlarında yerleşim yeri olmaması, sanayi tesislerinin bölgede olmaması vs. gibi nedenlerle; "hiçbir şey olmaz" denilebilir.
Cevabın bu şekilde olması sizleri yanıltmasın. Ya peki bu dağların altında bulunan lav damarlarında yüzyıllardır uyumuş; başta petrol olmak üzere önemli madenler varsa? Ve bu madenlerin ve petrolün çıkması bu patlamaya bağlı ise? Olası bir patlama- tektonik bir hareket- volkanı aktif hale getirerek, altta bulunan petrolün ve madenlerin yeryüzüne çıkmasına sebep olacaksa? Bu durum kimin işine yarayacaktır?

Şimdi soruyu tekrar soralım? Peki, bu dağın (Nemrut) ( 2007 yılı raporlarına göre) en az 30–40 yıl arası kesinlikle patlamaz raporu varsa? O zaman bu petrol rezervlerinin ve madenlerin bu araştırmaya göre en az 30–40 yıl daha yer altında kalması anlamına gelmez mi?

Yine bir soru, 30-40 yıl beklemek istemeyenler bu rezervlerin dışarı çıkarılması için dağın patlamasını bu kadar süre beklerler mi? Peki o zaman doğal bir patlamanın olmasını beklemektense, suni bir patlama ile yanardağın faaliyete geçirilmesi mümkün mü?
Cevabı şöyle verelim: Mümkündür. H.S.Volfer, volkanlar üzerinde gizli çalışmalar yapan, karanlık bilim adamına göre: Harekete geçme özelliğine sahip volkanların belli bölgelerine, belli koordinatlarına, nükleer bomba vs gibi nükleer bir güç uygulandığında volkanların harekete geçmesi mümkündür. " demişti.

Şimdi, deprem uzmanları 23 Ekim'de yaşanan depremin yarı pasif durumdaki Nemrut yanardağını aktif hale geçirebileceğini söylüyorlar.

Van Gölü'nün güneybatısındaki Nemrut Dağı, Tatvan yakınlarında başlıyor ve kuzeyde Ahlat'a kadar uzanıyor. Acaba böyle bir risk var mı? Şeytaniler "Volkan Projesine" devam mı ediyorlar?

Oktan Keleş, o yazısında şöyle bir uyarıda bulunmuştu:

Şimdi, şeytanilerin planına dikkat edelim!

Dağ içine nükleer bomba atıp; madenlerin ve petrolün çıkmasına sebep olsalar, bir çok kavmin arasının açılmasına bir başka manada vesile olacaklardır. Zülkarneyn'in iki kavmin arasına çektiği set bu manada birçok kavmin arasını açma manasında tezahür edebilir. Böyle madenlerin, yani gücün meydana çıkması bir çok kavmin zaten direk arasının açılmasına sebep olacaktır. Böyle ortamda büyük bozgunculuk, dünya savaşı kaçınılmaz olur.
Anlayan anladı, Seddi delmek veya delmemek, işte bütün mesele bu…. "


Deprem sonrası Nemrut Yanardağı ile ilişkilendirilen işte o haber;

Macaristan olağanüstü hal ve felaket bilgi servisi RSOE EDIS’e göre, sismologlar 23 Ekim’de Van’da meydana gelen depremin Nemrut Yanardağı’nı harekete geçirmesinden endişe ediyor.

Nemrut Dağı, Bitlis’in Tatvan İlçesi’nde, Doğu Anadolu’da yer alan en yüksek dağlardan biri. Van Gölü’nün batısında kalan Nemrut Yanardağı’nın tepesindeki kraterde de Nemrut Gölü bulunuyor. Nemrut Dağı, Tatvan yakınlarında başlıyor ve kuzeyde Ahlat’a kadar uzanıyor. Şu an yarı aktif olarak bilinen Nemrut Dağı’nın volkanik faaliyeti hakkında kesin bilgi elde edebilmek için dağın etrafındaki gaz çıkışının ölçülmesi gerekiyor.


Van depremine ilişkin yabancı bir internet sitesinde yer alan ilginç bir değerlendirme;


US “Earthquake-Weapon” Strikes Turkey After Iraq Invasion
By: Sorcha Faal, and as reported to her Western Subscribers
October 23, 2011

Yazının Türkçesi özetle şöyle:

Bugün Kremlin’de Karadeniz Donanmasından ‘flaş’ bir rapor alındı, buna göre Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine karşılık olarak ABD korkulan “Deprem Silahları”ndan biriyle Türkiye’ye saldırdı.

Bu rapora göre Karadeniz’deki ve civarındaki Rus monitor istasyonları son 36 saatte iyonosferde “hızlı” bir ısınma gözlemeye başladılar, bu ısınma doğu Türkiye’yi vuran 7.3 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce zirveye ulaştı.

İyonosferin ısınmasının, ABD’nin tüm dünyada bulunan ve Alaska’daki ana üslerinden kontrol edilen HAARP tesislerinden çalıştırılan “Deprem Silahlarının belirgin özelliği” olduğunu not etmek önemlidir ve bu silahın en son Mart ayında Japonya’ya karşı kullanıldığı ve 9.0 büyüklüğünde depreme neden olduğu belirlendi.

Rus Donanma İstihbaratı subayları bu saldırının amacının Iraklı Kürt asilerin 4 gün önce 26 Türk askerini öldürmesine karşılık olarak geçen hafta Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine “ciddi şekilde engel olmak” olduğunu söylüyor.

Bu rapor şöyle devam ediyor, ABD’nin “büyük korkusu” Türkiye’nin Irak’a girmesinin daha büyük bir Orta Doğu savaşına yol açacak olması, çünkü Türk ordusu kaynakları İsrail’deki Kürtlerin artan gücünü suçluyor, ama halka “diğer güçler” olarak tanımlıyorlar.

Amerikan insanlarının bilmediği şey, ABD’nin Irak’ı istilasından kısa süre sonra yüzlerce İsrail Özel Kuvvetler birliklerinin, Türkiye, Suriye ve İran’a karşı bir “kuvvet üssü” inşa etmek için Kuzey Irak’ın Kürt bölgesine akmasıdır. Bu geçen Ağustos’ta İran İsrail’in ayrıca Kuzey Irak’a insansız hava araçları göndermeye başladığını bildirdi. [NOT: Bu üssün fotoğrafları çekilmişti]

Rus istihbarat analisti uzun zamandır Amerika’nın tüm Orta Doğu (bazıları tüm dünya için olduğunu söylüyor) için “master planı”nın tüm bölgeyi kendi orijinal kabile sınırlarına geri bölmek olduğu konusunda uyarmakta.

ABD “master planın”ın başarısından şüphe edilemez, çünkü son 25 yılda Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Afganistan, Irak ve şimdi de Libya’yı böldüler, planları Türkiye, Suriye, İran ve sonra Suudi Arabistan’ı bölmek.

Türkiye ABD’nin onları parçalama planının ilk kez 2006’da Roma’daki NATO Savunma Eğitim Merkezindeki söylevde farkına vardı, Amerikan Ordusu Subayı Türkiye’deki 18 şehrin “Kürdistan” olarak gösterildiği bir harita kullandı. Daha sonra ABD Savunma Sekreteri Donald Rumsfeld bu harita için özür dilese de, bu son saldırı onların gerçek amaçlarını gösteren örneklerden biri.

ABD’nin Türkiye’ye karşı bu saldırısının tüm ayrıntıları henüz değerlendirilmemiş olsa da, Rus Donanma yetkilileri bu raporda daha fazla saldırıların “yakın” olduğunun düşünülmesi gerektiği konusunda Kremlin’i uyardılar.
23 Ekim 2011 © EU and US Tüm Hakları Saklıdır.

Peki ya sonra? İşte depremden 5 gün sonra yayınlanan haber

Tarih: 28 Ekim 2011

Kazan Vadisi'nde operasyon bitti

Yurt içinde PKK'lıların yoğun olduğu Kazan Vadisi'nde özel kuvvetlerin katılımıyla başlatılan operasyon sona erdi.
Sınır ötesinde yürütülen operasyonların da kapsamının daraltıldığı öğrenildi. İnsansız Hava Araçları'nın aldığı görüntüler doğrultusunda özel birlikler küçük timler halinde nokta operasyon yapmaya devam edecek, ancak sınır ötesine dönüşümlü halde sürekli çıkarma yapılmayacak. Harekâtla ilgili açıklama yapan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz "Normal, rutin terörle mücadelenin dışında Çukurca saldırısının üzerine Kazan Vadisi'nde yapılmış olan operasyon sona ermiştir. Ancak terörle mücadelemiz devam etmektedir" dedi. Yılmaz, yerli üretim insansız hava aracı ANKA'nın 2012'nin ikinci yarısında terörle mücadeleye destek vereceğini açıkladı. Yılmaz, Kazan Vadisi'ndeki operasyonun sona ermesinin ardından bölgedeki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve komutanların döndüğünü de bildirdi.
< !--[if !supportLineBreakNewLine]-->
< !--[endif]-->

ÖZETLE;

HAARP TEKNOLOJİSİ KULLANILDI MI?

EĞER HAARP KULLANILDI İSE VAN İLİNDEKİ DEPREM İLE HEDEFLENEN;

1-EKONOMİK AÇIDAN;

--- VAN GÖLÜNÜN ALTINDAKİ URANYUM YATAKLARI MI?
--- NEMRUT YANARDAĞININ ALTINDA YATAN PETROL VB. MADENLER Mİ?

2-SİYASİ AÇIDAN;

TÜRKİYE’NİN NET VE KARARLI BİR BİÇİMDE KUZEY IRAK’A GİRMESİNE CEVAP MI?

SESAM
30.EKİM.2011 İSTANBUL